Hastalıkların oluşum mekanizması içinde en önemlilerinden birisi dokuların yeterli oksijenlenmemesi, biriken toksik materyallerin ortamdan uzaklaştırılamaması olarak belirtilmektedir. Bu faktörler zaman içinde önce hücrelerin sonra dokuların en sonunda da organların bozulmasına neden olur. Organ bozuklukları da tabii ki sistemin bozulmasına yol açacaktır. Ozon tedavisi daha hastalıkların oluşum mekanizmasının başındaki basamakta etki ederek hem hastalıkların tedavisinde hem de önlenmesinde kendine yer bulmuş bir tedavi yöntemidir. Bu anlamda hem koruyucu hekimlikte hem de tedavi edici hekimlikte yeri olduğu düşünülmektedir.
Ozon tedavisinin tarihçesi
Üç oksijen atomunun birleşmesinden oluşan ve oksijenden elde edilen ozon bilinen en oksidan maddelerden biri olup 1800’lü yıllardan beri kullanılmaktadır. Amerika’da 1891 yılında tıbbi yayını yapılan ozon tedavisinin bugün bilinen anlamıyla başlangıcı 1935 yılında olmuştur. 1935 yılında ABD’de tamamlayıcı tıp yöntemi olarak kabul edilmesinden sonra tıbbi uygulamalar ve araştırma- geliştirme çalışmaları hız kazanmıştır. Türkiye’de ilk uygulama 1999 yılında Op. Dr. Muammer Velidedeoğlu tarafından yapılmıştır.
Ozon gazının elde edilmesi ve kullanılması
Ozon gazı oksijenden jeneratörler aracılığı ile elde edilir. Oksidan bir gaz olması nedeniyle solunması toksik olan ozon gazı uygulamalarında önemli olan dozun uygun ayarlanmasıdır. Doz ayarlaması sayesinde antioksidan, dezenfektan, bağışıklık arttırıcı veya baskılayıcı, dolaşımı arttırıcı gibi pek çok amaçla kullanılma imkanı vardır.
Ozon tedavide dikkat edilecek önemli noktalardan birincisi do ayarlaması ise ikincisi de kullanılan malzemedir. Ozon gazı sadece paslanmaz çelik, payreks cam, polietilen, polipropilen ve teflon malzeme kullanılarak uygulanabilir. PVC veya DEHP içeren malzemelerin kullanımında oldukça zehirli maddeler açığa çıkarak hormonal bozukluk, aşırı kan hücresi yıkımı hatta kansere yol açan sonuçlar doğurabilir. Bunun yanı sıra uygulama sırasında steriliteye ve antisepsiye çok dikkat edilmesi, uygun steril filtrelerin kullanılması çok önemlidir.
Ozon tedavisinin uygulama şekilleri
Ozon tedavisinin kullanıldığı hastalıklar
Ozon tedavisi endikasyonları Madrid deklarasyonuna göre 2 ana başlık altında özetlenebilir:
Ozon tedavisinin yapılmaması gereken durumlar:
Kesin olarak yapılmaması gereken durumlar:
Dikkatli uygulanması gereken durumlar
Ozon tedavisinin süresi
Normalde 15-20 seans arasında haftada 1 veya 2 kez uygulama yapılır. Ancak hastaya göre her gün de yapılabilir. Hastanın iyileşmesi 5. İle 10. Seanslar arasında olduğu kabul edilir ve 12. Seanstan sonra antioksidan savunma mekanizmasının harekete geçtiği düşünülür.
Ozon tedavisi ile etkileşen ilaçlar
Vitamin C, glutamat gibi antioksidan tedavi alanlar ozon tedavisi ile aynı anda bu ilaçları almamalı arada en az 4 saat olmalıdır. Şeker hastalığı olup insülin veya ağızdan kan şekerini düşüren ilaç kullanan hastaların da kan şekerini düzen li takip etmeleri, ozon tedavisinden 4 saat önce veya 4 saat sonra almalarının uygun olduğu düşünülmektedir. Yine tansiyon düşürücü ilaç kullanan hastaların da ozon tedavisinde 4 saat önce veya 4 saat sonra ilaçlarını kullanmaları önerilir. Kan sulandırıcı kullanan hastalar mutlaka hekimini bu konuda bilgilendirmelidir.
Ozon Tedavisinin kullanıldığı klinik durumlara örnekler
Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi nedeniyle romatoid artrit gibi iltihaplı eklem hastalıklarında, ankilozan spondilitte oldukça sık kullanılır. Özellikle ankilozan spondilitle beraber barsak enflasyonu olan hastalarda oldukça faydalı olduğu bildirilmektedir.
Damar dolaşım bozukluklarının giderilmesi ve yine dolaşım bozukluklarına bağlı yaralarda doku oksijenlenmesini arttırması sayesinde önemli faydalar sağlar. Benzer şekilde şeker hastalığına bağlı iyileşmeyen yaralar ozon tedavisinin alanı içindedir.
Yarattığı oksijenlenme artışı, dolaşımın kolaylaşması, vücuttaki oksidan maddelerin atılımını sağlaması nedeniyle fibromiyaljinin kontrolü, kronik yorgunluk sendromunda faydası kanıtlanmış bir tedavidir Hem ağrının, hem yorgunluğu giderilmesi hem de uykunun düzenlenmesini, sağlar.
Kas iskelet sistemi problemlerinde; bel/boyun fıtıklarında ağrının azaltılması, omuz, diz gibi eklem hastalıklarının tedavisinde (kireçlenmeler gibi) hem kanın ozonlanması hem de eklem içine ve etrafına yapılan ozon tedavisi uygulamaları uzun süreli faydalar sağlamaktadır.
Antioksidan kapasiteyi arttırması nedeniyle migren ve baş ağrıları da kullanım alanları içindedir. Özellikle akupunktur ile kombine edilen ozon tedavisi oldukça iyi sonuçlar verir.
Hastalıkların yanı sıra sağlıklı yaşam ve antiaging uygulamalarında beslenme düzenlenmesi, egzersizin yanı sıra düzenli uygulanan ozon tedavisi gözle görülür bir fark yaratır. Hem kişinin kendini daha iyi hissetmesini sağlar hem de hastalıkların oluşmasının önüne geçer. Örneğin mevsimsel değişikliklerden fazla etkilenen özellikle de mevsim değişikliklerinde alerjik özellikler gösteren hastalarda hem koruyucu, hem allerjiyi giderici hem de yeni mevsime uyum sağlamayı arttırması açısından aslında oldukça pratik bir tedavi şekli olarak karşımıza çıkmaktadır.