SİZ DEĞERLİSİNİZ!
+90 324 422 91 52 - +90 543 599 85 69
UYARI: Bu web sitesinde yazılı bilgiler tavsiye niteliğindedir. Sağlığınız için doktorunuza danışınız.

Fitoterapi

Fitoterapi Nedir?

Fitoterapi kelimesi, Antik Yunan dilinde bitki anlamına gelen fito ile tedavi anlamına gelen terapi kelimelerinin birleşiminden köken almıştır. Bitkilerle tedavi olarak da tanımlanabilecek bu bilim dalı, günümüzde Eczacılık branşında farmakolojinin (ilaç bilimi) bir alt dalını oluşturmaktadır. Bitkilerin içerisinde yer alan kimyasal bileşenlerden yararlanmayı hedef alan fitoterapide hastalıkların önlenmesi, iyileştirilmesi, sağlığın korunması, zindeliğin artırılması veya vücudun güçlendirilmesi gibi birçok amaç yer alabilir. Bitkilerin çeşitli kısımları, salgıları, bitkilerden elde edilen yağlar, ekstraktlar, zamk ve mumlar ile algler, mantarlar fitoterapide bu amaçların herhangi biri için kullanılabilir. Halk arasında bilinen geleneksel bitkisel uygulamalar fitoterapi kapsamına girmemekle birlikte bu bilim tamamen bilimsel klinik çalışmalara, bu çalışmalar sonucunda elde edilen somut bilgilere dayanır. Tıpkı ilaçlarda olduğu gibi fitoterapide kullanılan bitkilerde de ruhsatlandırma işlemleri, gerekli otoritelerden alınan onaylar, çeşitli düzenlemeler, güvenlik önlemleri, bilimsel kanıtlar ve kalite standartları söz konusudur. Günümüzde Dünya Sağlık Örgütü (WHO) de fitoterapiyi bir tedavi yöntemi olarak onaylamaktadır. Modern tıbba alternatif oluşturması, kolay erişilebilmesi ve ekonomik olması gibi pek çok avantajının yanı sıra doğal olması nedeniyle bitkisel tedavi yöntemleri her geçen gün yaygınlaşmaya devam etmektedir.

Fitoterapi Nasıl Uygulanır?

Fitoterapi, uygulama alanı çok geniş ve çeşitli olan bir bilim dalıdır. Uygulama şekli ise kişiden kişiye büyük farklılıklar gösterir. Fitoterapinin amacı, bireyin sağlık durumu, yaşı, cinsiyeti, vücut yapısı, kullanılacak bitki veya bitkilerin türü gibi birçok etken fitoterapinin uygulama yöntemi üzerinde etkilidir. Uzmanlık gerektiren bir bilim dalı olan fitoterapinin Eczacılığın bir ileri uzmanlık dalı olduğu mutlaka bilinmelidir. Dolayısıyla fitoterapi uygulayan kişilerin bu alanda bilimsel bir eğitim almış olan uzman kişiler olması şarttır. Kanıta dayalı ve rasyonel bir bilim olması nedeniyle fitoterapide kullanılan bitkisel kaynakların biyolojik anlamda nasıl bir etki gösterdiği somut verilerle ortaya konulmuştur. Dolayısıyla hangi kişinin hangi bitkisel tedavi için uygunluk taşıdığı yalnızca uzman kişilerce bilinebilir. Bu şekilde gerçekleştirilen bir fitoterapi uygulamasında yöntemler arasında şunlar yer alabilir:

  • Bitkinin krem, losyon, merhem veya herhangi farklı bir formda topikal olarak uygulanması,
  • Bitkinin ağız yoluyla alınan ilaç veya ekstraktlar şekliyle alınması,
  • Bitkilerden elde edilen özütlerin çay yapılarak veya suda eritilmiş haliyle tüketilmesi,
  • Bitkiden elde edilen yağların yüzeysel olarak masaj veya bekletme yolu ile uygulanması,
  • Bitkinin taze olarak suyunun çıkarılması veya doğrudan bir besin şeklinde tüketilmesi,
  • Birden fazla bitkinin karıştırılarak bir karışım şeklinde çeşitli formlarda vücuda alınması.

Fitoterapide Hangi Bitkiler Kullanılır?

Bugüne kadar dünya genelinde tanımlanmış olan 400 bine yakın yüksek bitki taksonu vardır ve bunların her birinin yüzlerce farklı bitkisel bileşeni içerdiği tahmin edilmektedir. Henüz keşfedilmemiş olan bitki türleri ve metabolitler de göz önünde bulundurulduğunda fitoterapiye konu olan veya olmayı bekleyen milyarlarca bitkisel bileşen olduğu düşünülebilir. Fitoterapide kullanılan bitkiler tahmin edilenden çok daha fazla olsa da bunlardan halk arasında en yaygın olarak bilinen ve kullanılanları arasında şunlara yer verilebilir:

  • Kuşburnu
  • Ekinezya
  • Adaçayı
  • Civan Perçemi
  • Lavanta
  • Sarı Kantaron
  • Yaban Mersini
  • Yeşil Çay
  • Rezene
  • Guarana
  • Biberiye
  • Melisa
  • Sarımsak
  • Ginseng
  • Zencefil
  • Aloe Vera
  • Kekik
  • Hindiba
  • Siyah Üzüm
  • Meyan Kökü
  • Hardal ve daha milyonlarca bitki.

Örnek vermek gerekirse karahindibanın detoksifikasyona yardımcı olması ile böbrek ve karaciğer sağlığını geliştirmeye yardımcı olduğu, yeşil çayın antioksidan etkileri sayesinde kanserden korunmaya katkı sağladığı, lavantanın enfeksiyonları gidermeye yardımcı olduğu, sarı kantaron yağının ise cilt sorunlarının iyileştirilmesine yardımcı olduğu bilinmektedir. Yaban mersini, tarçın gibi bazı bitkilerin kan şekerini dengelemesi ile diyabet hastalarının sağlığını olumlu etkilediği de pek çok bilimsel çalışmaya konu olmuştur. Bu gibi etkileri doğal yollarla sağlayan fitoterapi uygulaması ile birlikte zararlı yan etkiler barındıran kimyasal ilaçların kullanımını azaltmak mümkün olabilmektedir.

Fitoterapinin Eczacılık ve Tıptaki Yeri Nedir?

Genel olarak bitkilerin bileşimine bakıldığında proteinler, yağlar ve karbonhidratlar ile bitki sağlığı ve gelişiminde rol oynayan çeşitli öğeler primer metabolitler olarak adlandırılır. Bunun yanında her bitkide farklı yapı ve miktarlarda bulunan ve bitkinin kendi yaşamı ile gelişimi üzerinde doğrudan rol oynamayan çok sayıda sekonder metabolit mevcuttur. Bunlar arasında fenoller, terpenler, alkaloidler gibi gruplar içerisinde yer alan birçok metabolit türü bulunur. Bitkilerin insanlar ve hayvanlar üzerindeki biyolojik etkilerinden sorumlu olan bu metabolitler temelde bitkilerin herbivor (otçul) canlılardan, patojen mikroorganizmalardan korunmak, diğer bitkilerle rekabette öne çıkmak veya tozlaşmayı kolaylaştırarak üreme şansını artırmak gibi amaçlara hizmet eder. Bazı canlılar için ölümcül zararlara neden olabilen bu bileşenler bazı canlılarda ise dozuna bağlı olarak sağlık üzerinde olumlu etkilere neden olur. Fitoterapi, insan sağlığında ve hastalıklardan korunmada etkili olabilen bu bileşenleri içeren bitkilerin seçilmesi ve tıpta kullanılmasını amaçlar. Tıpta tedavi olarak öncelikle fitoterapi, daha sonra kimyasal ilaçlar ve en son seçenek olarak cerrahi operasyonların tercih edilmesi yan etkilerden ve istenmeyen sonuçlardan korunmak adına tercih edilmesi gereken yoldur. Ancak belirli hastalıkların tedavisinde fitoterapi uygulamalarının yeterince etkin ve güvenli olup olmadığı konusunda daha fazla bilimsel çalışmaya ihtiyaç vardır. Özellikle baş ağrısı ve migren, solunum yolu hastalıkları, dermatolojik sorunlar, tansiyon, hormonal sorunlar, sindirim sistemi hastalıkları, kadın hastalıkları, kanserler ve diyabet hastalığında fitoterapik uygulamalar oldukça belirgin faydalar sağlar. Ağrı giderme, böcek sokmalarını iyileştirme, öksürük ve boğaz ağrısını hafifletme gibi sorunlar yüzlerce yıldır fitoterapi uygulamaları ile doğal olarak tedavi edilir. Hastalıklara yönelik tedavilere göre hastalıklardan korunmada fitoterapiden çok daha yaygın olarak yararlanılır. Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi, kanserleşmenin önlenmesi, enfeksiyonlara yatkınlığın azaltılması gibi faydalar sağlayan çok sayıda bitkisel bileşen mevcuttur. Bunların fitoterapi uzmanlarının önerisiyle uygun kişiler tarafından kullanılması genel sağlığın iyileştirilmesi ve hastalıklara yakalanma olasılığının azaltılması açısından önemli bir etkiye sahiptir.

Fitoterapide kullanımı çok sayıda çalışma ile desteklenmiş olan birçok bitkisel ürün bulunsa da bu alanda piyasada da çeşitli istismarlar söz konusudur. Sağlık bakanlığı ve diğer bazı ürüne özgü otoritelerce onaylanmamış olan pek çok ürün aktarlarda veya marketlerde kendine yer bulabilmektedir. Bunun yanında aslında kanıtlanmış herhangi bir bilimsel etkisi ya da yararı bulunmamasına rağmen bazı içeriği bilinmeyen bitkilerin de çeşitli sağlık beyanları ile pazarlandığı görülür. Bilinçsizce kullanılan bu gibi bitkiler kolaylıkla toksik etkilere neden olarak ölüme kadar ilerleyebilen sonuçlar doğurabilir